Çatısı altında 31 federasyon ve yaklaşık 100 bin şirketin yer aldığı Türk İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) başta finansman olmak üzere tahsilat sorunlarından kayıt dışı ekonomiye kadar çeşitli sorunlarla boğuşan Anadolu iş dünyasının nabzını yakından tutuyor.
Ekonomim’den Merve Yiğitcan’a konuşan Sönmez, “Dünya genelinde iklim krizinden savaşlara ve ekonomik durgunluğa uzanan çoklu krizler yaşanırken, ülkemizde ek olarak neredeyse iki yıllık süreçte bir seçim atmosferinin ve ekonomisinin içinde yer aldık. Bu nedenle ‘üretim maliyetleri ve tedarik’, ‘yüksek enflasyon ve satın alma gücü’, ‘savaşın ihracat pazarlarına etkisi’ ile ‘finansmana erişim ve kur artışı’ gibi temel sorunlarımızı aşamadık” dedi.
Yılın ilk yarısının da iki yıldır artan sorunların devamı niteliğinde olduğunu söyleyen Sönmez, “Özellikle yüksek enflasyon ülkemiz için artık istisna olmaktan çıkarak bir kural haline gelmeye başladı. İş insanlarımız enflasyonist ortamda nasıl iş yapacaklarını mecburen öğrendi” diye konuştu.
“FAKTÖR VERİMLİLİĞİNDE EN KÖTÜ PERFORMANSIMIZ”
Yalnızca iş dünyasını değil, tüm toplumun refahını etkileyen bu sorunların arkasında ise daha zorlu, daha hakiki sorunlar olduğuna işaret eden Sönmez, “Bunlar da ‘verimlilik ve katma değer sorunu’, ‘kayıt dışı ekonomi ve vergi adaletsizliği’ ve ‘21. yüzyıl şartlarına uygun planlama eksikliği’. Türkiye, AB ülkelerine kıyasla mikro ve büyük işletmelerin verimliliği kıyaslamasında son sırada yer alıyor. Toplam faktör verimliliğinde tarihsel olarak kötü bir performans sergiliyoruz. Ülkemizin ABD, AB, Güney Kore gibi ülkelerin oluşturduğu gibi iyi planlanmış bir yeni nesil sanayi politika yasasına ihtiyacı var. Ayrıca özellikle yüksek teknolojili üretim ve katma değerli ihracat yapan stratejik sektörlere uzun vadeli ve uygun koşullarda destek sağlanması gerekiyor. Bu desteğin sağlanması için KGF, Eximbank ve diğer finans kuruluşları devreye girmeli” ifadelerini kullandı.
“DPT’Yİ BAĞIMSIZ KURUM OLARAK YENİDEN KURMALIYIZ”
Bir diğer sorunun bölgesel kalkınma olduğunun altını çizen Sönmez, şöyle devam etti:
“Türkiye için Bir Rekabetçilik Endeksi 2023 raporumuza göre ülkemizin batı bölgeleri ve Marmara-Ankara ekseni arasındaki rekabetçilik gücü en yüksek değerlerine ulaşmış durumda. Ancak rekabetçilik gücü batıdan doğuya gidildikçe zayıflıyor. Bölgesel ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanabilmesi için 21. yüzyıl şartlarına uygun Devlet Planlama Teşkilatını, ayrı ve bağımsız bir kurum olarak yeniden kurmalıyız.”
Son OVP’de geçmiş dönemde açıklananlara kıyasla çok daha gerçekçi bir yaklaşım sergilendiğini belirten Sönmez, jeopolitik risklerin artmaması durumunda OVP beklentilerine yakın yıl sonu rakamları görüleceği tahmininde bulundu. Ancak büyüme hedefinin, ekonominin kısa vadeli ihtiyaçlarına daha fazla odaklanmaması gerektiğini vurgulayan Sönmez, “Kısa vadede büyümeye öncelik vererek OVP’de vücut bulan ekonomi programı ve TCMB beklentileri doğrultusunda bir enflasyon düşüşü yaşamamız olanaksız. İş dünyası olarak, büyümedeki yavaşlamanın dezenflasyon sürecinin ayrılmaz bir parçası olduğunun farkındayız. Ülkemizin kısa vadede enflasyonu artıran ve dengesizlikleri besleyen hızlı büyümeye değil, kaliteli ve sürdürülebilir büyümeye ihtiyacı var” diye konuştu.
ÜRETİM-TÜKETİM MAKASINI KAPATMALIYIZ
Ülke ekonomisinin şu an için en büyük sorununun enflasyon olduğunu dile getiren Sönmez, şu ifadeleri kullandı:
“Tüketim talebi hızla artarken üretimin bu artışı karşılayamaması yüksek enflasyona yol açıyor. Enflasyonu düşüreceksek üretim ve tüketim arasındaki makası kapatmalıyız. Dolayısıyla bu sorunu yalnızca para politikaları ile aşmak mümkün değil. Ekonominin dışında da yapılması gerekenler var. Eğitim, vergi ve kayıt dışı ekonomi konularında bağımsız kurumsal yapılarla desteklenmiş reformlar yapılmalı. Bu reformların ardından, sanayi, tarım ve bilişim sektörleri başta olmak üzere, katma değeri ve verimliliği artıracak politika tasarımlarının başarıyla uygulanması gerekiyor. Bu noktada, Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu’nun 57 maddelik eylem planını kâğıt üstünde bırakmadan hayata geçirmesi iyi bir başlangıç olacaktır.”
“EKONOMİ PROGRAMININ ARAÇLARI GÖZDEN GEÇİRİLMELİ”
Sahadan aldıkları geri dönüşlere göre birçok firmanın bu yıl ara zam yaptığı bilgisini veren Sönmez, “Maaş-enflasyon sarmalı bildiğimiz bir olgu. Bu sarmala düşmekten imtina etmekte fayda var. Ancak yüksek katma değer üretemediğimiz her süreç, bizi asgari ücret ekonomisine mecbur bırakıyor. AB ülkelerinde ortalama yüzde 7’lik bir asgari ücretli varken, ülkemizde neredeyse her iki çalışandan biri asgari ücretle geçiniyor. Bugün asgari ücret ne kadar artarsa artsın, alım gücünün karşısındaki en büyük tehdidi enfl asyon oluşturuyor. Alım gücünün maaş ile değil katma değer ile arttığı bir ekonominin asgari ücret sorunu da olmaz” şeklinde konuştu. Ancak Türkiye’deki gelir dağılımındaki eşitsizliğe, tüketimin dağılımına ve şirketlerin karlılığına bakıldığında enflasyon ile asgari ücret arasındaki ilişkinin, enflasyonun oluşmasındaki temel hedef olmadığının da görüldüğünü kaydeden Sönmez, “Bu nedenle şu anda uygulanan ekonomi programının hedefine ulaşmak için seçtiği araçların gözden geçirilmesinde fayda var” yorumunu yaptı.
KAMU TASARRUF PAKETİ YENİDEN ELE ALINMALI
Kamu tasarruf tedbirlerine değinen TÜRKONFED Başkanı, “Uygulanan ekonomi programı gibi istikrar programlarının başarısı da sadece teknik uygulamalara indirgenemez. Bu programların başarılı olması için aynı zamanda geniş toplumsal ve siyasi mutabakata da ihtiyaç vardır. Bu açıdan bakıldığında kamuda tasarruf paketinin programının geniş kesimlerde güven uyandırma noktasında olması gerekenin altında kaldığını görüyorum. Hem toplam miktar olarak hem de tasarruf edilmesi planlanan kalemler açısından bu paketin yeniden ele alınması faydalı olacaktır” dedi
ANADOLU İŞ DÜNYASININ DURUMU ÇOK PARLAK DEĞİL
İlk 6 ayda Anadolu iş dünyasının karşılaştığı zorlukları sorduğumuz Sönmez şu bilgileri verdi:
“Son iki yılda gerçekleştirdiğimiz 100. Yıl Buluşmaları kapsamında 50 kentimize ve 26 federasyonumuza ulaştık. Anadolu’daki iş dünyamızın durumunun çok parlak olmadığını gördük. Yılın ilk çeyreğine ilişkin açıkladığımız Finansmana Erişim Anketi’ne göre, pandemi dönemi başlayan finansmana erişim sorunu hala devam ediyor. İş insanlarımız özellikle işletme sermayesi finansmanı ve yeni yatırım finansmanı bulmakta zorlanıyor. Her 5 işletmeden 4’ü finansmana erişim sorunu yaşadığını belirtiyor. Her 10 iş insanından 9’u bankalardan kredi alma sürecinde sorun yaşıyor. Kredi başvurusu tamamen onaylananların oranı geçen yıla göre artsa da hala %37 seviyesinde. Konfederasyonumuza iletilen diğer sorunlar da ‘vergi kaçağı ve kayıt dışı ekonomi’, ‘iflas ve ödeme sorunları nedeniyle işletmeler arasındaki güvenin azalması’, ‘ithalata bağımlılık’, ‘TL’nin dolara karşı reel değerinin artması ile ihracatçının zor durumda kalması’ ve rekabetçilik kaybı olarak sıralanıyor.”
patronlardunyasi.com